Perşembe, Nisan 19, 2007

hakikatin gayesi...


Onlar kahramanca öldü… Bizlerse üç beş şiir döktürüp acılarına ağlamakla yetindik…
Ve ağladıkça rahatladık, ferahladık vebalden kurtulmuşçasına… Hep bir şeylere kızdık…
Hep bir şeylere öfkelendik ama tuhaf bi şekilde bizi kuşatan gerçeklerden kaçmaya çalıştık… Hatta kaçtığımızı düşündük ta ki gözyaşı dökmenin yüreğimizin kararmasına engel olamadığını anlayana dek…

Bir zamanlar nilden tunaya her kavgada ölen bizdik… Yaratanın eli her daim üstümüzdeydi…
Gün geldi boş yere öldüğümüze inandı(rıldı)k… Belki bir daha asırlardan miras büyük acılar tatmadık… Ama onurluca ölmenin erdemini de yitirdik… ve çekip gitti o el üzerimizden belki de hiç gelmemecesine…

Ne zaman ki düşman olduk maziye farkına varmadan düşman olduk kendimize…
Her yüreği kanayanın imdadına koşan ecdadın torunları düşer oldu boğaz derdine…
Şimdi kime bir idealden bahsetsen herkes ardında ki rantın derdinde… ve kalmadı nerdeyse onuru için ölen kimse…

Aklımı kemiren kurt diyor ki “kimin için öleceksin… bu insanlar için mi… boş versene”
“hem bak mücadele etmeni bile istemiyorlar- değer mi bir hiç uğruna bunca çileye”…
zamanı ve mekanı kısıtlı bu devran için doğrusu belki de böyle… ama onlar anlamasa da benim derdim öteler ötesiyle…

Doğrular çok hakikat tek ise yürümek lazım doğruları çiğneyerek hakikatin gayesine…


10 nisan 2006
eyüpsultan

Hiç yorum yok: